Çevresel etkinin beyinde bulunan kilit bir genin ifadesini değiştirerek, zekayı düşünüldüğünden çok daha fazla etkileyebileceği keşfedildi. Böylece zekanın doğuştan mı geldiği yoksa sonradan mı geliştiği sorunsalı yeni bir boyut kazandı.
Çevresel etkilerin beyinlerimizdeki genleri açıp kapatabileceği, IQ muzu etkileyen bir çok genin olduğunu düşündüğünüzde çokta şaşırtıcı değil. Fakat bu bulguların doğrsallığını teyit eden kanıtlar bulunması, “akıllı” olmanın ne demek olduğuna yönelik tartışmayı kuşkusuz ki daha da alevlendirecektir.
Berlin Charité Tıp Üniversitesi’nde çalışan araştırmacılar, 1.500 denek olduğu için, daha az sayıda gene odaklanmak zorunda kalmışlar. Bu genler ise, beyinlerimizin karar verme kısmı olan corpus striatum‘daki ödül beklentisiyle ilişkiliymiş.
Genlerden bir tanesinde meydana gelen epigenetik değişimler ile genel IQ arasında güçlü bir ilişki olduğunu kanıtlanmış. Bu bağlantı ile çevresel faktörlerin hem beynimizin yapısını, hem de genlerimizin temel seviyedeki işlevini etkilediğini gösteriyor.
Epigenetik, son yıllarda genetik alanında önem kazanan bir konu, çünkü genetik işlevler ile çevresel değişimler arasındaki bağlantıya ışık tutuyor.
Örneğin, sürekli biçimdeki bir şiddet tehdidi veya zayıf beslenme gibi yüksek baskı zamanlarında organizmada meydana gelen fizyolojik değişimler, genlerinize kimyasal bir grup ekleyerek veya onlardan çıkararak, genleri etkili bir şekilde açıp kapatabilir veya kalıcı olarak değişikliğe neden olabilir.
Bebeklere sık sık sarılmak ve onlara çok miktarda sevgi göstermek de, bebeklerin genlerinin ifadesini aynı şekilde değiştirebilir.
Bu vakada takım, DRD2 isimli bir gene epigenetik bir kilit eklendiğinde, IQ oranlarının düştüğünü keşfetmiş.
DRD2 geni, genelde dopamin sinir taşıyıcısının alıcı bir sinirinin oluşturulmasından sorumlu. Bu genin bozuk veya mutasyon geçirmiş halinin kalıtım ile geçmesi, genelde kötü haber anlamına geliyor ve çeşitli nörolojik ve kasıl bozukluklara yol açıyor.
Fakat striatum gibi, beynin soyutlanmış noktalarında değişim geçirirse, etkileri daha az olabiliyor ve planlama ile motivasyon ile ilişkili iletişimi sınırlandırıyor.
Araştırmacılar, bu bağlantıya dair daha fazla kanıt bulmuşlar; değiştirilmiş DRD2 genine sahip bireylerin beyinlerinin bu bölgesindeki dokular, söz konusu epigenetik değişimi barındırmayan insanlarınki kadar fazla yoğun değilmiş.
Değişimler olsa da, bu değişimleri başlangıçta neyin meydana getirdiğini tam olarak söylemek mümkün değil. Çocukluk dönemindeki stresin, daha sonraları kavrama kabiliyetini etkilediği biliniyor, fakat bunun ne kadarının nörolojik değişimlerden ibaret olduğu ve ne kadarının epigenetik olabileceği henüz bilinmiyor.
Herhangi bir epigenetik değişimin, bizi zenginlik, hastalık veya (bu vakada) entelektüel üstünlük dolu bir hayata yönlendireceğini söylemek abartı olur; fakat küçük değişimler, çok uzağa gidebilen bazı etkiler oluşturabilir.
Doğru dokulardaki epigenetik değişimler, diğer çevresel etkilerden farklı şekilde, kuramsal olarak gelecekteki nesillere geçebilirler.
Çalışmanın baş yazarı Jakob Kaminski şöyle söylüyor: “Çevrenin sebep olduğu gen faaliyeti, yoksulluk ve genetik oluşum gibi, IQ testi verimini etkilediği bilinen diğer etmenlerin arasına katıldı”
“Bu çalışmada, IQ test sonuçlarındaki bireysel farklılıkların, her ikisi de çevresel etki altında olan epigenetik değişimler ve beyin faaliyetindeki farklılıklar ile ne şekilde bağlantılı olduğunu gözlemleyebildik.”
Zekanın test edilmesi, genelde geçerli sebeplerle birlikte uzun süredir bir tartışma konusu. Kesin olmayan araçlar, uygunsuz yorumlamalar ve zeka testinin ırkların kötülenmesinde sahip olduğu pay; insan zekasının kalıtsal mı olduğu, yetişmeyle mi şekillendiği yoksa gayret ve çalışkanlığın sonucu mu olduğunu sorarken, sıklıkla kötü bir izlenim bırakıyor.
Bu şüphesiz ki karmaşık bir mesele; fakat bulgular biriktikçe, beyinlerimizin öğrenme ve sorunları çözme bakımından nasıl çalıştığına dair daha berrak bir resim elde ediyoruz.
Araştırma, Translational Psychiatry bülteninde yayınlandı.
Kaynaklar:
Bu makaleyi 3 dakikada okuyabilirsiniz.
Moleküler Biyoloji ve Genetik