Dişlerimizin Balık Derisinden Evrimleştiğine Yönelik Bulgular Artıyor

Dişler ağızda ortaya çıkmamış olabilir.

Yeni araştırmaya göre ağzınızdaki dişler balık pulu şeklinde ortaya çıkmış olabilir. Bilim insanları, insan dişlerinde bulunan hücre tiplerinin, küçük vatoz balığının dikenli pullarında bulunan hücrelerle aynı olduklarını buldular.

Bu sinirsel sorguç hücreleri, küçük vatoz embriyosunun içindeki hücrelerin takip edilmesi amacıyla floresan işaretçiler kullanılarak tespit edildi. Küçük vatoz balığı, iskeletleri kemik yerine tamamen kıkırdaktan oluşan kıkırdaklı balık grubunda yer alıyor (köpek balıkları ve kedi balığı gibi).

Uluslararası araştırmacılardan oluşan takıma göre bu durum, diğer bazı balıkların kaybettiği çok ilkel özelliklerin bu balıklarda hâlâ bulunduğu anlamına geliyor. Bu özellikler arasında, söz konusu çalışmanın üzerine odaklandığı ve deri yükseltisi (dentrit) adı verilen küçük pul çıkıntıları da bulunuyor.

İngiltere’deki Cambridge Üniversitesi’nden baş araştırmacı Andrew Gillis şöyle açıklıyor: “Vatoz balığı embriyolarındaki farklı hücre türlerini etiketleyerek, bu hücrelerin akibetini takip etmeyi başardık.”

“Köpek balıklarında ve vatoz balıklarında bulunan çıkıntı pullarının, çoğu balıktan farklı şekilde ve tıpkı dişlerde olduğu gibi sinirsel sorguç hücrelerinden geliştiğini gösterdik.”

“Sinirsel sorguç hücreleri, memelilerde diş gelişimi sürecinin merkezinde yer alıyor. Bizim bulgularımız, bu ilkel balık pulları ile omurgalı hayvanların dişleri arasında derin bir evrimsel bağlantının bulunduğunu akla getiriyor.”

Küçük vatozun üzerinde bulunan çıkıntılar. (Cambridge Üniversitesi)

Antik balık pullarının nihayetinde ağza giderek diş haline gelip gelmediği veya dişlerin kendi, ayrı evrimsel geçmişlerinin olup olmadığı sorusu, biyolojide uzun bir tartışma konusu olmuştu.

Zebra balığı ve diğer türler üzerinde yapılan son araştırmalar, pulların ve dişlerin balık embriyolarındaki farklı hücre kümelerinden geliştiğini göstermiş, bu ikisinin bağımsız olarak evrimleştiğini öne sürmüştü.

Şimdiyse kıkırdaklı balıklar üzerinde yapılan bu araştırma, dengeyi diğer yöne kaydırıyor: düşünceye göre vatoz balığı ve köpek balığı gibi balıklar, antik zamanlardaki canlıların neye benzediklerini çok daha iyi gösteriyorlar.

“Bugün yaşayan çoğu balığın pulları, ilk omurgalıların antik pullarından çok farklı. İlkel pullar, yapı bakımından dişlere çok daha fazla benziyorlardı, ancak günümüzde yaşayan az miktardaki soyda korunmuş durumdalar” diyor Gillis.

“Bir köpek balığına çarparsanız, balığın diğer balıklardan daha sert olduğunu hissedersiniz çünkü köpek balığı derisi, tamamen deri çıkıntılarıyla kaplıdır. Köpek balığı derisinin aslında Bronz Çağı kadar erken bir dönemde zımpara olarak kullanıldığına dair bulgular var.”

Bu sert ve çıkıntılı pullar, bir dişin büyük kısmını oluşturan ve diş minesinin hemen altında yer alan sert, taşlaşmış dentin dokusundan meydana geliyor ve odontoblast adı verilen hücreler tarafından üretiliyor.

Araştırmacılar bunun, kemiklerin de içinde bulunduğu katmanlı bir koruma sisteminin parçası olarak, milyonlarca yıl önce yırtıcılara karşı bir zırh kaplaması görevi görmüş olabileceğini öne sürüyorlar.

Peki ayrıca bu pullar ağza doğru gidip, bugün birlikte yemek çiğnediğimiz dişlere dönüşmüş olabilirler mi? Belki de sudan besin emen, çenesi olmayan süzücüler yoluyla? Yeni araştırma bu fikri destekliyor ancak henüz bir karara varmak için erken.

Gillis’in söylediğine göre daha belirgin görünen şey, birden fazla evrimsel güzergâh ile karşı karşıya olmamız.

“Bu antik deri iskeleti, zaman boyunca önemli miktarda azalmış ve değişmiş” diyor.

“Köpek balıkları ve vatozlarda kemiksi alt katman kaybolurken, çoğu balıkta da dıştaki diş benzeri katman kaybolmuş. Ev akvaryumlarında ünlü bir balık olan bişir balığı gibi az miktarda tür, bu antik dış iskeletin her iki katmanında bulunan özellikleri korumuş.”

Araştırma PNAS bülteninde yayınlandı.

KAYNAK: Popular Science

Facebook Yorumları

Bu makaleyi 3 dakikada okuyabilirsiniz.
Bu gönderiyi beğendiniz mi ?
  • Fascinated
  • Happy
  • Sad
  • Angry
  • Bored
  • Afraid

By Elif Berf

Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümünde eğitimime devam etmekteyim. Alzheimer Hastalığı'nın tedavisine ışık olmak istiyorum...

Related Post

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *