İnsanlık sanayi devrimi ile birlikte yenilik ve hız kazanmıştır. Buna rağmen bu ihtişamlı gösterişinin ardında büyük bir hüsran yatmaktadır. İnsanoğlu sanayi devrimi ile birlikte Dünyayı kirletme yarışını da başlatmıştır. Sanayi devriminin getirileri beraberinde İklim değişikliğini, çevresel problemleri doğurmuştur. İklim değişikliği pek çok can ve mal kaybına yol açmıştır. Değişen iklim koşulları neticesinde ortaya çıkan doğal afetler ve sağlık sorunları doğada hiçbir şeyin karşılıksız kalmayacağını bir kez daha insanoğluna öğretmiştir. Bir atasözünde dediği gibi ”son balık öldüğünde son nehir kuruduğunda son ağaç kesildiğinde paranın yenmediğini anlayacaksınız.”
Hayatımızı vazgeçilmez kılan hava, su ve gıdadır. Bu üçlüyü kuşatan ise bütünüyle iklim ve doğadır. Meksika’da 32 yıl önce yaklaşık 10 bin, kişinin hayatını kaybettiği şiddetli depremin yıl dönümünde 7.1 büyüklüğünde yeni bir deprem ve ABD’de gerçekleşen Harvey Kasırgası Doğanın İnsanoğluna yaktığı kırmızı bir ışıktır. Belki şimdi yaptıklarımızı düzeltmenin ve insanlığın doğa ile arasında gerçekleşecek yeni şavaşa hazırlanmasının tam vaktidir. Mısır, pirinç ve buğday üretiminin 2050‘ye dek olumsuz etkileneceği ve o zamana dek 9 milyara ulaşacak dünya nüfusunun gıda talebinin de artacağı tahmin ediliyor. Birleşmiş Milletler Uluslararası İklim Değişikliği Panelinde göz önüne alınan raporlarda ortaya çıkacak olan kıtlığın az gelişmiş ülkeleri etkileyeceği bunun yanında gelişmiş ülkeler için de bir tehdit oluşturduğu öngörülüyor. Kıtlık, susuzluk ve beraberinde patlak veren sosyo-politik olaylar tüm sistemlerde kargaşa ve kaosu tetikleyen adımlar olacaktır. Sıcaklıkların sanayi devrimi öncesi döneme göre 2,5 derece yükselmesinin, küresel ekonomide gelirlerin yüzde 0,2-2 arasında düşüşe neden olabileceği ve bunun da birçok sorun yaratabileceği belirtildi. Bu gezegendeki hiç kimse iklim değişikliğinin etkilerinden muaf olmayacak. Artık bilinçli ve akılcı davranma zamanı hiç bir şey görünen buz dağı için bahane değil.
Video; 1751’den bu yana Avrupa’da CO2 emisyonları
Dünya Sağlık Örgütü Dünyada yaklaşık 60 milyon insanın, El Nino olarak bilinen iklim olgusundan etkileneceği uyarısını yapmıştı. Örgüt, sıcaklık ve yağış modellerindeki aşırı değişikliklerden en çok tropik bölgelerde yaşayanların etkileneceğini belirtti. El Nino, Pasifik Okyanusu’nun sularının, orta ve doğu kısmındaki ekvator bölgesinde aşırı derecede ısınmasından kaynaklanıyor. El Nino, bazı bölgelerde aşırı kuraklık ve büyük su sıkıntısı yaratırken dünyanın başka bölgelerinde aşırı yağışlara ve sellere neden oluyor. İşte gerçekleşen bu iklim olgusu (El Nino) İklim şartlarındaki ani değişimlerin bir sonucu olarak insan sağlığı için önemli değişimlere neden oluyor.
2017 -2018 Kış Hava Durumu için ise İklim Tahmin Merkezi, 2017 – 2018 sezonunun resmi kış hava durumuna ilişkin bazı ilk bilgiler yayınladı. NOAA modelleri, şu an çoğunlukla Aralık, Ocak, Şubat ve Mart ayları için ortalamanın üstündeki sıcaklıklar ve ortalama yağış olasılığını işaret ediyor.
İklimsel değişiklik olarak gerçekleşmesi beklene en büyük faktörlerden biri, Kuzey Amerika’da bir El Niño’nun yerine La Niña olayının gelişi. La Nina’yla birlikte sıcaklıklar düşmeye başladı. Özellikle sene sonuna doğru dünyada ve ülkemizde La Nina’nın etkisi yüzde %75’e çıkmış olacak. Kış soğuk geçecek. Ciddi kar yağışı olacak. Özellikle aralıktan itibaren soğuk bir döneme gireceğiz. La Nina’nın başlamasıyla tüm Dünyada yaşanacağı gibi ülkemizde de yağışlı ve düşük sıcaklıkların yaşanacağı bir dönem olacak.
Şu anda İklim Tahmin Merkezi, 2017 yılının geri kalan kısmı boyunca ve 2018 yılına kadar bir El Niño veya La Niña olayı bekliyor.
El Niño Güney Salınımı (ENSO), orta ve doğu tropik Pasifik Okyanusu yakınlarındaki su sıcaklıklarındaki değişimleri içeren tekrar eden bir iklim kalıbıdır. Yaklaşık üç ila yedi yıl arasında değişen zaman aralıklarında, tropik Pasifik Okyanusunun geniş bir kesimindeki yüzey suları, normalle karşılaştırıldığında 1° C ile 3° C arasındaki herhangi bir yere göre sıcak veya soğuktur. Sıcaklıktaki bu değişiklik jet akımı ve dolayısıyla kış hava modellerimiz üzerinde büyük bir etki yaratır.
Bu iklim değişiklikleri insan sağlığını doğrudan ve dolaylı olarak etkiliyor. Kısa veya uzun vadede ortaya çıkan bu etkiler; 2000 yılında dünya çapında 150.000 ölümün iklim değişikliği nedeniyle meydana geldiğini göz ardı etmenize engel oluyor. Dünya sağlık örgütünün yeni çalışmasına göre, bu sayının 2040 yılı itibariyle yılda 250.000’e yükseleceği tahmin ediliyor. Önümüzdeki yıllarda meydana gelebilecek çocuk ölümlerindeki beklenen düşüşü hesaba katmazsak bu rakamlar daha yüksek olabilirdi.
Maddi açıdan bakarsak gerçekleşen doğa olayları hastanedeki ve depolardaki tıbbi ekipmanların zarar görmesi sağlık hizmetlerini bir çıkmaza sokarken. Seller sonucu atık suların akarsulara karışması ile oluşan içilebilir su sorunu, sanayi tesislerindeki kimyasalların sulara karışması ile denizleri gölleri ve toprağı kirletmesi insan sağlığını dolaylı ve doğrudan birçok şekilde etkilemesine sadece bir kaç örnek. Tarım arazilerinin benzer çevre felaketleri neticesinde kirlenmesi, ortaya çıkan beslenme ihtiyacı bir yana zarar görmüş tarım ürünleri ile aktarılan kimyasalların insan vücudunda oluşturduğu uzun ve kısa vadeli zaralar öngörülemez.
İklim değişikliği, temiz hava, güvenli içme suyu, yeterli yiyecek ve güvenli barınak gibi sağlık ve çevresel belirleyicileri etkiler. 2030-2050 yılları arasında, iklim değişikliğinin, yetersiz beslenme, sıtma, diyare ve sıcak stresinden yılda yaklaşık 250.000 ek ölüme neden olması bekleniyor. Sağlığa doğrudan hasar maliyetleri 2030 yılına kadar yıllık 2 ile 4 milyar ABD doları olarak tahmin edilmektedir. Zayıf sağlık altyapısına sahip olan ülkelerde, çoğunlukla gelişmekte olan ülkeler, için bu sorun tek başlarına aşabilecekler bir engel değil. Daha iyi nakliye, gıda ve enerji kullanımı seçenekleri ile sera gazı emisyonlarının azaltılması, özellikle hava kirliliğinin azalmasıyla sağlığın iyileştirilmesi sağlanabilir.
Son 50 yılda, içinde gerçekleşen, fosil yakıtların yakılması ile atmosferde ısı artışı ve küresel iklimi etkilemeye yetecek miktarda karbon dioksit ve sera gazı saldı. Son 130 yılda dünya sıcaklığı yaklaşık 0,85° C arttı. Deniz seviyeleri yükseliyor, buzullar eriyor ve yağış parametreleri değişiyor. Aşırı hava olayları daha çok şiddetlendi ve sıklaştı.
Küresel ısınma, ılıman iklim koşullarında kış ölümlerinin azalması ve bazı bölgelerde artan gıda üretimi gibi bazı bölgesel faydalar getirse de, değişen iklimin genel sağlık etkileri büyük olasılıkla olumsuzlukları barındırmaktadır. Aşırı yüksek hava sıcaklıkları, özellikle yaşlı insanlarda kardiyovasküler ve solunum yolu hastalığından doğrudan ölüme katkısağlar. Avrupa’daki 2003 yazında yılın sıcak hava dalgasında 70 000 fazla ölüm gerçekleşmiştir. Yüksek sıcaklıklar ayrıca havadaki ozon ve diğer kirletici maddelerin seviyelerini yükselterek kardiyovasküler ve solunum yolu hastalığını daha da yükseltir. Aşırı sıcaklıkta polen ve diğer aeroallerjen seviyeleri artar. Bu zincirleme tepki içerisinde 300 milyon insanı etkileyen astımı tetikleyebilir. Artan sıcaklıkla beraber bu yükün arttırması beklenen bir tehdit.
Dünyada 1960’lardan günümüze hava ile ilgili doğal afetlerin sayısı üç kattan fazla arttı. Her yıl, bu felaketler başta gelişmekte olan ülkeler olmak üzere 60 000’in üzerinde ölümle sonuçlanmaktadır. Yükselen deniz seviyesi ve hava olayları evleri, tıbbi tesisleri ve diğer önemli hizmetleri yok edecek. Dünya nüfusunun yarısından fazlası sahillerde yaşıyor. İnsanlar, zihinsel rahatsızlıklardan bulaşıcı hastalıklara kadar çeşitli sağlık etkilerine maruz kalacak. Sürekli değişen yağışlar tatlı su arzını olumsuz bir şekilde tetikleyecek. Sağlıklı su eksikliği, her yıl 5 yaşın altında 500 000’in üzerinde çocuğu öldüren diyare hastalığının riskini artırabilir. 21. yüzyılın sonlarına doğru iklim değişikliği, bölgesel ve küresel ölçekte kuraklık sıklığını ve yoğunluğunu artıracaktır.
Seller’de aynı parametrede artış gösteriyor. Aşırı yağış sıklığı ve sonucunda oluşan taşkınlar tatlı su kaynaklarını kirletir, su kaynaklı hastalıkların riskini artırır ve sivrisinek gibi hastalık taşıyan böcekler için üreme alanları oluştururlar. Ayrıca boğulma ve fiziksel yaralanmalara neden olurlar, evlere zarar verir ve tıbbi ve sağlık hizmetlerinin tedariğini aksatırlar.
İklim koşulları, soğukkanlı hayvanlardan geçen su kaynaklı hastalıkları etkiler. İklim değişiklikleri, vektörel yolla bulaşan önemli hastalıkların bulaşma mevsimini uzatır ve coğrafi aralıklarını değiştirir. Örneğin, iklim değişikliğinin, salyangoz hastalığının bulunduğu şistozomiyazisin bulunduğu Çin alanını önemli ölçüde genişletmesi öngörülmektedir. Sıtma, iklimden çok etkilenmiştir. Anopheles sivrisinek tarafından iletilen sıtma, her yıl 400 000 kişiyi öldürmektedir. İlk başta 5 yaşın altındaki Afrikalı çocukları. Dang’ın Aedes sivrisinek vektörü de iklim koşullarına oldukça duyarlıdır ve çalışmalar, iklim değişikliğinin dang hummasına maruz kalma süresini etkileyeceğini öngörüyor.
İklim değişikliğinden kaynaklanan sağlık etkilerinin ölçülmesi ancak yaklaşık olabilir. Bununla birlikte, muhtemel sağlık etkilerinin yalnızca bir alt grubu dikkate alınarak ve ekonomik büyümenin ve sağlık ilerlemesinin devam ettiği varsayılarak yapılan bir Dünya Sağlık Örgütü değerlendirmesinde, iklim değişikliğinin 2030-2050 yılları arasında yılda yaklaşık 250.000 ek ölüm gerçekleştireceği sonucuna varılmıştır; Yaşlılarda ısıya maruz kalma nedeniyle 38 000, ishal nedeniyle 48 000, sıtma nedeniyle 60 000 ve çocukluk yetersiz beslenmesi nedeniyle 95 000.
Birçok politika ve bireysel tercih, sera gazı emisyonlarını azaltmaya ve insan sağlığı için ortak fayda üretme potansiyeline sahiptir. Temiz enerji sistemleri, toplu taşıma kullanılması alternatif olarak bisiklet sürmek veya yürümek karbon emisyonlarını azaltabilir ayrıca evdeki hava kirliliğini azaltabilir; bu da hava kirliliğinden kaynaklanan sağlık sorunlarına bir dur diyerek milyonlarca insanın hayatına bir artı katar. Bir +’da sen kat !
Kaynaklar : Tıkla
Bu makaleyi 8 dakikada okuyabilirsiniz.
Moleküler Biyoloji ve Genetik