Gen Terapisi ve Onaylı Genetik Tedavi İlaçlarında Son Durum
Gen terapisi, genetik temeli bulunan hastalıkların tedavisinde stratejiler geliştirmek için kullanılan ve günümüzde tedavisi olmayan hastalıklar için umut vaat eden bir yöntemdir. FDA tanımıyla ise; aktarılan genetik materyalin transkripsiyonu ve/ veya translasyonu aracılığıyla ve/veya konakçı genomuna entegre olarak etkilerini gösteren; nükleik asitler, viruslar veya genetik mühendisliği ile oluşturulmuş mikroorganizmalar aracılığıyla aktarımın yapılmasıdır.
Gen Tedavisi Tarihçesi
Griffith deneyleri ile 1928 yılında virülan olmayan bir pnömokok türünün virülan bir türe transformasyonunun gerçekleştiği gözlenmiştir. Çok geçmeden, James L. Alloway isimli genç bir bilim adamı, bu transformasyonda bir bileşen (ajan) olduğunu ortaya çıkarmıştır.
1941 yılında Avery ve McCarty transformasyon bileşenini saflaştırma çalışmalarına odaklandıktan sonra, transformasyonun deoksiribonükleik asit (DNA) kaynaklı olduğunu göstermişlerdir. DNA’nın keşfinden sonra (Watson-Crick, 1953, Nature) bu yönde yapılan çalışmalar ivme kazanmış ve araştırıcılar canlılar arası gen aktarım mekanizmalarını çözmeye uğraşmışlardır.
Stanfield Roger ve arkadaşlarının yaptığı çalışma, virus aracılı gen transfer yaklaşımının denendiği ilk çalışma olmuştur.
Bu çalışmada, vektör olarak o zamanlarda genetik özellikleri en iyi tanımlanan tütün mozaik virusları kullanılmış ve viral RNA’ya bir poliadenilat uzantısı eklenmiştir. Ardından bu viruslarla Türk tütün bitkileri enfekte edilmiştir. Yabanıl tip bitkilere göre, virus ile enfekte edilen bitkilerde çok daha fazla seviyelerde lizin oligomerlerinin sentezlendiği saptanmıştır (Nature 1968).
Rogers ve ekibinin insan gen tedavisinde attıkları ilk adım diğer bilim adamlarının bu konuya daha çok ilgi göstermesini sağlamıştır. Örneğin; 1980 yılında, Martin Cline, rekombinant DNA teknolojisinin ilk kez kullanılacağı gen tedavi denemeleri için girişimde bulunmuştur. Martin Cline’ın gen tedavisi alanında, gerekli izinleri almadan gerçekleştirdiği, olay yaratan denemelerinin ardından, 1988 yılında ilk kez, Stevan A. Rosenberg ve ekibi tarafından gerçekleştirilecek, insanlara ekzojen aktarımın yapılacağı klinik protokol, Rekombinant DNA Danışma Komitesi (RAC) tarafından onaylanmıştır.
Rosenberg’in yaptığı ilk çalışma ile töropatik deneme arasında geçen süreçte, Michael R. Blaese töropatik bir genin kullanıldığı ilk gen aktarımı denemesini gerçekleştirmiştir. 14 Eylül 1990’da FDA tarafından ilk kez, insanlar üzerinde töropatik amaçla uygulanacak bir gen tedavi denemesi onaylanmıştır.
2019’un sonunda çıkarılan bir makaleye göre gen ekleme ve gen susturmaya dayalı 15 gen tedavisi ilacı onaylanmıştır.
Gen ekleme; iyi bir geni hücrelere taşımak için zararsız bir virüs kullanır, burada virüs geni mevcut genom içine sokar ve bozuk bir gendeki zararlı mutasyonların etkilerini iptal eder.
Bu yöntemle geliştirilen Imlygic adındaki ilaç; Çin, ABD ve Avrupa’da onaylandı. İlk ameliyattan sonra tekrarlayan cilt lezyonları bulunan hastalarda melanomayı tedavi etmek için geliştirildi. Imlygic, modifiye edilmiş bir viral vektör ile doğrudan tümörlere yerleştirilen, genin kanser hücrelerini öldürmek için immün yanıtı uyaran bir proteini ürettiği genetik terapi yöntemidir.
Bu ilaç dışında; GENDICINE, GLYBERA, KYMRIAH, LUXTURNA, STRIMVELIS, YESCARTA, ZOLGENSMA, ZYNTEGLO adlarında 8 ilaç onaylanmıştır.
Gen susturma; bir hastanın hücresine sokulduğunda belirli bir gene veya bunun haberci moleküllerine bağlanarak etkin bir şekilde etkisiz hale getirebilen sentetik bir RNA veya DNA zinciri (antisenseoligonükleotit olarak adlandırılır) kullanır. Bazı tedaviler, bir DNA zinciri için adlandırılmış bu yöntemi kullanır ve diğerleri, genden hücrenin protein fabrikalarına giden öğretim moleküllerini durduran küçük girişimci RNA ipliklerine dayanır.
Bu yöntem kullanılarak 5 gen terapi ilacı ABD/ FDA onayı almıştır.
Bunlar;
DEFITELIO, EXONDYS 51, KYNAMRO, MACUGEN, SPINRAZA adında ilaçlardır.
İlaçlar hakkında daha fazla bilgi ve ileri okuma için:
Bu makaleyi 3 dakikada okuyabilirsiniz.