İsveç’teki Karolinska Enstitüsü’ndeki araştırmacılar periferal işitme sisteminde dört çeşit nöron tanımladılar, üçü bilim dünyası için yeni. Bu hücrelerin analizi, kulak çınlaması ve yaşa bağlı duyma kaybı gibi çeşitli duyma bozuklukları için yeni tedaviler üretilmesine olanak sağlayabilir. Çalışma Nature Communications’da yayınlandı.
Ses iç kulağa ulaştığında, elektrik sinyallerine çevrilerek kohleadaki sinir hücreleri tarafından beyine aktarılır. Önceden bu hücrelerin çoğunun iki türden birine ait olduğu düşünülürdü: tip 1 ve tip 2 nöronlar. İşitsel bilginin çoğunu ileten tip 1 nöronlardır. Karolinska Enstitüsü’nden araştırmacıların yeni çalışması aslında tip 1 hücrelerin üç çeşit hücre tipinden oluştuğunu gösterdi, ki bu da tip 1 hücrelerinin aslında elektriksel özellikleri ve ses dalgaları yanıtlarında çeşitlilikler olduğunu gösteren önceki çalışmayla örtüşüyor.
“Artık merkezi işitme sistemine giden, sadece bir tane olmak yerine üç farklı rota olduğunu biliyoruz.” diyor, Karolinska Enstitüsü’nde Nörobilim Bölümü’nden, çalışmayı yürüten Francois Lallemend. “Bu, işitmede farklı nöronların oynadığı rolü anlamada daha ileri bir konuma taşıyor. Farklı hücre tiplerinde hangi genlerin aktif olduğunu da haritalandırdık.”
Ekip, çalışmayı fareler üzerinde nispeten yeni olan tek hücreli-RNA dizileme yöntemini kullanarak uyguladı. Sonuçta elde edilen, sinir hücrelerinde anlatım yapan genlerin kataloğu, bilim insanlarına işitme sistemini anlamada daha sağlam bir temel oluşturup aynı zamanda yeni tedavi yöntemleri ve ilaçların geliştirilmesine olanak sağlayabilir.
“Çalışmamız kulak çınlaması gibi farklı türde işitme bozukluklarına yeni tedaviler olarak kullanılabilecek genetik araçların geliştirilmesinin önünü açabilir.” diyor Dr Lallemend. “Yaptığımız haritalandırma, aynı zamanda vücuttaki çeşitli sinir hücrelerinin işlevlerini etkilemede farklı yöntemlerin kullanılmasına olanak sağlayabilir.”
Çalışma bu üç nöron tipinin muhtemelen ses dalgası yoğunluğunu(diğer bir deyişle: ses düzeyi) çözmede bir rol oynadıklarını ortaya koyuyor. Bu işlev gürültülü bir ortamda arka plandaki sesleri eleyebilme yeteneğine dayandığından büyük önem taşıyor. Bu özellik, aynı zamanda kulak çınlaması ya da hiperakuzi (sese karşı aşırı duyarlılık) gibi farklı tür işitme bozuklukları için de önemli.
“Hangi nöronların hiperakuziye sebep olduğunu öğrendiğimizde onları korumak ya da onarmak için yeni tedavi yöntemleri araştırmaya başlayabileceğiz.” diye açıklıyor Dr Lallemend. “Sıradaki aşama bu nöronların işitme sistemine nasıl bir etkileri olduğunu göstermek. Bu da koklear implant gibi daha iyi işitme cihazlarının geliştirilmesinin önünü açabilir.
Araştırmacılar ayrıca doğumdan beri bu farklı türdeki nöronları taşıyan yetişkin farelerle karşılaştırmalı çalışmalar da yaptılar.
Kaynak:
https://www.sciencedaily.com/releases/2018/09/180912081258.htm
Bu makaleyi 2 dakikada okuyabilirsiniz.
Enstitü ..